Meditasyon, mindfulness farkındalığını geliştirmek için bir araçtır. Mindfulness yalnızca meditasyon ile geliştirilen bir beceri değildir ancak en etkili araçlardan biri meditasyondur. Mindfulness, şimdiki anda içsel ve dışsal (çevremizdeki) deneyimlerimize açık, yargısız ve arkadaşça dikkat verebilmek anlamına geldiği için bunu meditasyon pratiği dışında da hayatımızın her anında uygulayabiliriz. Meditasyon formal (çerçevesi olan yapılandırılmış) bir uygulamadır ve mindfulness tekniğini kullanarak pratik yaparız. Ancak meditasyon yalnızca mindfulness tekniğini içermez ve geliştirmez aynı zamanda bir çok yönü ve amacı bulunur.
Meditasyon, sanskrit dilinde “dhyana”, dilimizde “tefekkür”, ingilizcede “contemplation” kelimelerine karşılık gelebilir. Tefekkür doğrudan “contemplation” kelimesinin türkçe karşılığıdır ancak meditasyonun tam karşılığını verirler mi? Burası tartışmalı. Meditasyon, tefekkürü de içerir ancak yalnızca tefekkür değildir. Hindu geleneğinde dhyana: “konsantrasyon”, samadhi: “derin konsantrasyondan doğan bütünleşme deneyimi” olarak tanımlanırken belki de meditasyon, uygulanan tekniğe göre bunlardan bir tanesi veya ikisi anlamına da gelebilir. Çünkü farklı hocaların geliştirdiği farklı meditasyon teknikleri farklı amaçlar için uygulanır ve farklı sonuçlar doğurur. Eski budist metinlerde doğrudan “meditasyon” kelimesini görmeyiz. Aslında farklı sözcükler yerine göre “pratik (meditasyon)” manasında kullanılmış olabilirler. Örn. samatha, bhavana, jhana.. Samatha; sakinlik, bhavana; geliştirmektir ancak bunların arasında meditasyon olarak tercüme edilen “jhana”dır. Pali dilinde jhana, Sanskrit dilinde dhyana, Çin’de chan, Kore’de soen ve Japonya’da zen olmuştur. Jhana’nın diğer tercümesi emilme, içine çekme (absorbtion) anlamına gelir. Çünkü derin konsantrasyon ile tüm duyu organları dış dünyadan içe çekilir.
Etimolojik olarak: (Online Etymology Dictionary)
"Meditasyon" terimi, "derin düşünmek" anlamına gelen Latince meditatum kelimesinden türemiştir . Bu terminolojiyi ilk kez MS 12. yüzyılda Rahip Guigo II ortaya atmıştır. Latince “meditationem” (nominative meditatio) kelimesi “üzerine düşünmek” anlamına gelir. Meditari'nin geçmiş zaman eki kökünden gelen "meditasyon yapmak, üzerinde düşünmek, yansıtmak, dikkate almak" eylem adıdır. "Bir konu üzerine meditatif söylev" anlamı 14. yüzyılın başlarında doğrulanmıştır; "bir konu üzerine meditasyon yapma eylemi, sürekli sakin düşünce" anlamı 14. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmıştır. Latince fiilin daha güçlü anlamları da vardı: "planlamak, tasarlamak, pratik yapmak, prova etmek, çalışmak."
Oysa bugün anladığımız anlamıyla meditasyon, düşünce süreçlerinden çıkma deneyimini tarif eder.
KÖKENİ
Meditasyon uygulaması (MÖ. 3000) Hindistan'da çok eskilere, yogik meditasyon duruşlarında oturan insanları gösteren oyma mühürlerle İndus Vadisi uygarlığına kadar uzanıyor. Hint kutsal metinlerinde “tantra” adı verilen meditasyon tekniklerinden 5000 yıl önce bahsedilmektedir.
En eski metinlerde görüyoruz ki yoga esasen uzun süreler boyunca meditasyonda oturmaktı . Bu metinlerde anlatılan ve resmedilen asanalar iki kategoriye ayrılabilir. Bazıları yoga yapmadan önce yapacağınız ısınma hareketleriydi ve diğerleri meditasyon için oturarak yapılan pozlardı.
Konsantrasyon meditasyonları Budizm'den çok önceydi ve Buddha'nın konsantrasyon uygulamalarını diğer öğretmenlerden öğrendiği söylenir. Binlerce yıllık Hint tarihinde yeri bulunmasına rağmen spesifik olarak ilk kez sistematik bir meditasyon metodu Siddharta Gautama Budda tarafından MÖ 500’lerde açıklanmıştır. 500 sene sonra Patanjali MÖ 400-100’lere tarihlenen önemli bir Hindu metni olan Yoga Sutraları’nda dharana (konsantrasyon) ve dhyana (meditasayon) yoluyla elde edilen samadhi (bütünleşme) olarak anlatılmıştır. Buddha’nın metodu ve sonrasında gelişen Budizm bir anlamda yoga sistemini sahiplenmiş olan Hinduizm’e yönelik baş kaldırı olarak ortaya çıktığı söylenir (daha fazlası için Budizm ve Hinduizm tarihlerini araştırın). Meditasyonun Batı'da popülerlik yolculuğu ancak 20. yüzyılın ortalarında başlamıştır.Tarihte farklı ekollerden ve geleneklerden gelen onlarca farklı meditasyon türleri ve teknikleri vardır. Ancak Buddha’nın öğrettiği meditasyon iki türden oluşur. Günümüzde mindfulness meditasyonunun iki ana uygulaması olarak açıklamaktayız (konsantrasyon/samatha ve içgörü/vipassana).
Buddha’nın öğretisi onun ölümünden yüzyıllar sonra takipçileri tarafından Budizm olarak yaşatılmış ve nesillere aktarılmıştır. Dharma sisteminin kurucusu olarak kabul edilen tarihsel kişi Siddharta Gautama Buddha’dır. Buddha “aydınlanmış kişi” anlamına gelip, tarihte bir çok Buddha yaşamıştır. Budizm dediğimizde Sidharta Buda’nın takipçilerinin yarattığı bir sistemi anlıyoruz. Coğrafyalar arası seyahati şöyledir; Budizm; M.Ö 6. yy Hindistan’da ortaya çıkmış, M.Ö. 3. yy Sri Lanka’ya, M.S. 1. yy Çin’e seyahat etmiş. Oradan M.S. 4. yy Kore’ye ve M.S 6. yy Japonya, M.S 7.yy Tibet ve Moğolistan’a gelmiştir. Theravada, Mahayana ve Vajrayana ekolleri gelişmiş olup yalnızca Buddha’nın saf öğretisini temel alan Theravada ekolüdür.
Neden bir türlü meditasyon pratiğine başlayamıyor/devam edemiyorum?
1) Bilmek ve yapmak iki ayrı şeydir. Kişisel gelişim kitaplarını okuyor ancak hayatınızda köklü bir dönüşüm yaratamıyor olmanızın sebebi, bilgi ile deneyimin harmanlanmamasıdır. Meditasyon deneyimsel bir süreçtir. Beklentilerinizi kapının dışında bırakın. Buddha'nın meditasyonu zihinsel/duyusal arınmayı sağlayan bir zihin eğitimidir ancak okumak son derece bilişsel bir süreç olduğu icin meditasyonun önündeki engellerden biri olan "şüphe" duygusu ile direnci güçlendirebilir. Ne kadar çok bilirsek, fikirlerimizden sıyrılmak zorlaşır. İhtiyacınız olduğu kadarını bilin, arzuladığınız kadarını değil. Şüpheli zihin, bilgi ve deneyimi mütemadiyen kıyaslayarak kontrolü ele almaya çalışır. Hiçbir şey bilmeyen bir zihnin meditasyon yapması daha kolaydşr. Çok sey bilen bir zihnin hiçbir şey biliyormuşçasına meditasyon yapması belki de en zorudur, bu ise meditasyonun ileri seviyesidir.
2) Meditasyon gibi çogunlukla hareketsizlik ve yavaslik gerektiren bir uygulama herkesin fizyolojisi icin uygun pratik olmayabilir. Yerinde duramayan kipir kipir bir beden veya durdugu anda uykuya dalan bir zihne sahipseniz sizin icin uygun pratik önce "hareket" etmek olabilir. Meditasyonun gerektirdiği hareketsizlikte rahat kalabilmek için sinir sistemi regülasyonu gereklidir. Bu hareketsizlik sizi güvende hissettiriyorsa meditasyon verimli olur. Eğer hareketsizlik size bunaltıcı geliyorsa kendinizi buna zorlamamalısınız. Bedeninizin bilgeligine güvenin, cünkü zaten ihtiyaciniz olan metoda nedenini bilmeseniz de cekilirsiniz.
3) Herkes meditasyon yapmak zorunda degildir. Meditasyon bir amaç degil bir araçtır. Amaç haline getirilmiş meditasyon pratiği, düzenli pratikle bile fayda sağlamayabilir. Odun kesmek için bir araç olan baltayı evin en güzel köşesindeki duvara asarak yalnızca süs diye kullandığınızı düşünün. Balta işlevini kaybeder. Mindfulness meditasyonu da farkındalığı, erdemleri ve bilgeliği geliştirmek için bir araçtır, niyet ve ardındaki motivasyonla işlevsel olur. Hareket/hareketsizlik...Hangisi amacınız doğrultusunda işinize yarıyorsa onu kullanırsınız. Metodlar, ihtiyaçlar dogrultusunda yaşam boyu degişebilir ve bir metod işinize yaradığı/ işlevsel olduğu sürece doğrudur.
4) Meditasyon yalnızca hareketsiz oturarak yapılmaz. Buddha'nın, meditasyon uygulaması için önerdiği 4 biçim vardır. Oturarak, yatarak, ayakta ve yürüyerek. Bunlardan herhangi biri size daha çok hitap edebilir. Biri diğerinden daha doğru değildir çünkü bu 4 biçim de amaç değil yalnızca araçtır. Oturuşta bedeni ve zihni zorlamaktansa yürüyüş meditasyonu yapmak baslangıç için daha kolay ve işe yarardır. Bir beceri geliştirirken her zaman en kolaydan başlamak gerekir. Örneğin; kaslarınızı geliştirmek için ilk basta 30 kg kaldırmak denerseniz kendinizi incitir akabinde yapmadığınızı düsünerek vazgeçersiniz. 30 kg yanlış olduğu için değil, kapasitenizi aıacagi için uygun değildir. Önce hafif ağırlıklarla başlamak gibi meditasyon da başta size olabildiğince kolay gelmeli.
5) Eger metodların değişebildiğini hatırlar ve niyetinize hizalanırsanız, hayatin kendisi bir meditasyona dönüşür. Nefes aldığınız sürece bu bir meditasyon olabilir. Yapmış olmak için yapmaktansa niyetinize ve amacınıza odaklanın. Her meditasyon sistemi ayni amaca hizmet etmez. Mindfulness meditasyonu aşkın bilinç haline ulaşmak için değil, ıstırabımızın kökenlerine dair içgörü geliştirerek ıstıraptan özgürleşmek içindir. Sizin niyetiniz nedir?
6) Büyük hedef koymayın. Uzun pratikleri hedeflemektense kısa ama sık sık pratik yapın. Örn. Günde 3 kez 5 dakika.. Yalnızca 5 dakika etkili bir farkındalik ve içgörü pratiği, 30 dakika süren hareketsizlik içinde ama dağınık ve gergin bir zihinle oturmaktan daha çok 'meditasyon"dur.
7) Sebat ve sabır bir meditasyon uygulayıcısının en çok ihtiyacı olan tutumların başında gelir. Doğru tekniği, doğru sürede, doğru biçimde pratik etmeden şüpheyle yaklaşmak meditasyonun önünde engeldir. Yalnızca birkaç kez meditasyon deneyerek etkili faydayı görmeyi bekleyemeyiz. Meditasyon ile elde edilen derinleşme ve degişim zaman, emek ve çaba ister.
8) Meditasyon pratiğinizi ne için bir araç olarak kullandığınızı fark edin. Özgürleşme için mi? Pekiştirme icin mi? Tutunma için mi? Bırakma için mi? Zihin tuzaklıdır. Meditasyonu farkinda olmadan zihnin alışkanlıklarını güclendirmek icin bir araç olarak kullanıyor olabilirsiniz. Zihin halini fark etmeden pratik yaptığınızda eleştirel, kıyaslayıcı, şüpheci, endişeli zihni pratik ediyor olabilirsiniz. Zihni durdurmaya calisan da zihindir. Zihinle mücadele eden de zihindir. Zihnin nasıl olması gerektiğine dair fikirler de zihinden gelir. Zihni zihinle yenemeyiz. Zihni farkındalıkla eğitebiliriz. Zihnin olduğu gibi olmasina izin vererek ve ona varolması için ihtiyaci olan mücadeleyi vermemek meditasyonun doğru metodudur. Meditasyona başlamak ve devam etme isteği bulabilmeniz için ufak da olsa faydasını görüyor olmanız gerekir. Başlarda fayda görmüyormuşsunuz gibi gelmesi çok normaldir, zamana ve pratiğe güvenin.
Meditasyon Pratiğinizi Kolaylaştıracak İpuçları
1) Bir niyet belirleyin. Niyet kalbin pusulasıdır. Sizi hizalar ve uyanık, odaklı kalmanıza yardımcı olur. Meditasyon amaçsızca boş boş oturmak değildir. Ne için oturduğunuzu bilirseniz aradığınızı bulabilir ve faydasını görebilirsiniz.
2) Dikkatiniz dağıldığında kendinize gülümseyin ve dikkatinizi tekniğe veya izleyici olma haline geri getirin.
Dikkatinizin dağıldığını fark ederseniz yapacağınız en önemli şey kendinizi yargılamadan, içsesinizle hiçbir yorumda bulunmadan, yani üzerine bir şey eklemeden dağılmış dikkatinize şefkatle gülümsemek ve tekrar nazikçe geri gelmek. Bunu yüzlerce kez yapmanız gerekse de pes etmeden, sabır ve sebatla tekrar edin. Tıpkı dikkati dağılmış küçük bir çocuğu elinden şefkatle tutup getirmeniz gibi, kendinize tümüyle yargısız ve şefkatli olun. Çünkü bunu yüzlerce kez yaptığınızda bu tutumu pratik etmiş olacaksınız. Ancak kendinizi her eleştirdiğinizde içsel eleştirmeninizi pratik edersiniz.
3) Dikkat dağılması nedir? yalnızca düşünmek değildir. Bir şeye takılı kalmak veya dalıp gitmek, uykulu uyuşuk hale geçmek, kapanmış bulanık bir zihin (düşünce yok ama odak/farkındalık da yok), hayal/rüya hali, iç sesin konuşması/yorumlaması dikkat dağılmalarına örnektir. Yani niyetinizden, teknikten veya farkında-uyanık bir zihin halinden uzaklaşmak dikkat dağılmasıdır.
4) Oturuşunuz, zihninizin meditasyon yapabilecek kadar uyanık ve sakin olabilmesi için ayarlanmalı. Oturuş kolay ve rahat olmalı ancak her zaman dinlenirken oturduğunuz gibi değil. Bedeniniz daha önce oturmadığınız gibi uyanık ve özenle yerleştirilmiş olmalı. Bu oturuş, meditasyona özel olsun. Herzamanki gibi uzanarak, yaslanarak oturursanız odağın dağılması ve uyku hali kaçınılmaz olacaktır. Buddha’nın meditasyonu bedensel gevşeme için değildir. Zihin, meditasyonu yapar.
6) Zihninizi durdurmaya ve kontrol etmeye çalışmayın. Zihnin olduğu gibi olmasına izin verin, yalnızca siz dikkatinizi zihne (düşünce/duygulara) değil odaklanma objenize getirin. Yani her şeye izin verirken dikkatimizi tutacağımız yeri kontrol ediyoruz. Gerçek meditasyon odaklanmasında düşüncelerin arasında boşluklar oluşmaya başlar ve odaklanma derinleştikçe düşünce süreçleri durur. Bir düşünce yoktur ancak tam bir uyanıklık ve farkında olma hali vardır. Düşünceler tamamen yok olmasa bile artık kendine ve başkalarına ıstırap yaratan düşünceler gelmez, içgörü içeren düşünceler gelir.
7) Düşüncelerin durgunlaştığı o berrak alan, boşluk kıymetlidir. O noktada odaklanmayı bırakmak ve geniş bir farkındalıkla her şeyi gören, izleyen şahitlik eden bir zihinle oturmak, sizi meditasyonun bir sonraki aşamasına taşır. Bütünleşme, ayrımların ortadan kalkması, düşünceyle ve küçük benle özdeşleşmeyi bırakabilmek kendiliğinden olur.. Düşünce ve duygu süreçleri sona erdiğinde ayrılık algısı da erir gider. Bu bir anlık veya birkaç dakikalık bir zihin hali olabilir. Zamanla süreler uzar. Niyetimiz bu bütünlük alanıyla temasta kalabilmek, onu hatırlamak ve varoluşumuzun bu yönünü unutmadan gündelik hayatta yaşamı sürdürebilmek. Ve şimdi belki de en zor olan, bu son aşamadaki hale ulaşmaya çalışmadan, bilmeyen zihinle oturun ve en baştan başlayın.
Günsu Engin YouTube kanalında onlarca video ile mindfulness ve şefkat meditasyonu öğrenebilirsiniz.